Bazı Stillerin Dönemi Yoktur! Vintage Tarz
Yakın geçmişten uzak geçmişe doğru dünyayı etkisi altına almış olan vintage giyim tarzı bizlere kendimizi 20 yıl öncesinin prova odaları aynalarında hayal ettirirken, bazen de 100 yıl öncesinin aynalarında da silüetlerimizi incelememize fırsat veriyor.
Ait oldukları dönemi en iyi şekilde ifade edebilecek ve insanlığın yaşam tarzlarının evrimsel sürecini en iyi şekilde açıklayabilecek niteliği inceleyeceğiz: Moda. Vintage giyim tarzı içerisinde bulunduğu dönemi sonraki dönemlere en güzel şekilde anlatabilecek bir zaman kapsülüne davet ediyor bizleri...
Haute couturelerden özel tasarımlara, hatta ana akım
modalardan el yapımı kıyafetlere…
Uğranacak çok fazla durak, tanınması gereken çok fazla isim var.
100 yıl öncesine giderek başladığımızda bir balo salonunda
yükselen cazın ritmine ahenkle eşlik eden payetli Gatsby Charleston elbiseleri
içerisinde dans edenlere rastlıyoruz. Elbiseleri süsleyen parıltılı takılar
gözlerimizi alırken 20`lerin neşeli havasından 30`lara geçiş yapıyoruz.
30`larda Jean Harlow kendisiyle özdeşleşen o ikon elbisesiyle arz-ı endam
ediyor. Bu dönemin sokakları arasında biraz daha gezintiye çıktığımızda ise
bolero ceketlere, fötr şapkalı beyefendilere, açık topuklu ayakkabılara ve
bolca sivri topuklu ayakkabıya gözümüz ilişiyor. Ardından 40`lar ile devam
ediyoruz. 2. Dünya Savaşı`nın gölgesinde geçmiş karanlık yıllar moda
anlayışlarında da değişimlere neden oluyor. Tıpkı 1. Dünya Savaşı`nın ağır
etkilerinden sonra insanların artık tek isteklerinin modaya ve eğlenceye yönelmek olması gibi
40`lı yıllarda da benzer sonuçlara rastlıyoruz.
50`leri incelemeye James Dean`in o anlam dolu, sıcak bakışlarıyla başlıyoruz.
Tıpkı 11 Grammy ödüllü sanatçı Taylor Swift`in de Style`ında bahsettiği gibi
modası hiç geçmeyen kırmızı dudaklar ve inciler 50`lerin sembolleri olarak
hafızalarımızda yer ediniyor. James Dean adıyla bütünleşen o ilham verici
tarzı, beyaz tişörtü ve deri ceketi içerisinde rehberlik ediyor bizlere ve
60`lara büyüleyici bir geçiş yapıyoruz. 60`lar denilince akla ilk gelen
isimlerden olan Twiggy`nin karakteristik ve bir o kadar da eğlenceli, renklerle
donanmış ve hatta sanki Andy Warhol`un paletinden meydana gelmişçesine renkli
stilini izleme fırsatı buluyoruz. David Bowie`nin Andy Warhol tınıları yavaş
yavaş etrafı sararken Warhol`un Marilyn Monroe tabloları da bizlere görsel bir
şölen sunuyor. Yavaş yavaş bu renkli atmosferden ayrılıp bohem şıklığın zirvesi
70`lere geçiş yapıyoruz. Burada
bol bol jean, ipek eşarplar ve topuklu ayakkabılar ile karşılaşıyoruz.80`lerin hareketli ve enerjik havasına geçişte Olivia Newton bizlere payetli
elbisesiyle tüm 80`lere damgasını vuran parti şıklığının bir özetini sunuyor.
Bu dönemin enerjik partilerinde vatkalara, altın zincirlere, stilettolara
gülümseyen birer bakış attıktan sonra 90`lara geçmek üzere partiden
ayrılıyoruz. 90`larda Tyria Banks o ikonik 90`lar jean görünümüyle karşımıza
çıkıyor. Pazen gömlekler desenleriyle cıvıldarken oversize kıyafetler stillere
farklı bakış açıları katıyor.
Oversize ve grunge kavramlarının belki de en eşsiz temsili , Kurt Cobain de gitarıyla bu yolculuğumuzda bizlere eşlik ediyor. 2000`lere geçişte ise döneme damga vuran o ikonla yollarımız kesişiyor: Britney Spears. Kadife eşofmanları, düşük bel jeanlari, ışıl ışıl tarzı ile benzeri olmayan stillerin ismi... 2000`lerin rahat-şık tarzına göz atarken David Beckham`ın bol pantolonları ile harika bir uyum içerisinde olan kaykaycı stili bizlere dönemin en ünlü isimlerinden biri ile stil yolculuğumuzu sonlandırma şansı veriyor. Stil yolculuğumuz burada sona ererken nostaljinin sürekliliğine ve hep bizimle olmasına minnettarlık duyarak ayrılıyoruz...